BOZUK DÜZENİN KURBANI: GENÇLİK VE ZEHİRLENEN GELECEK
Fatih Toramantekin
13 Kasım 2025

Kapitalist sistem ve onu ayakta tutan siyasiler ile sözde aydınlar, yüz yıldır yalan ve aldatmacalarla bu temiz halka her türlü cefayı layık gördü. Geçmişten bu yana uyuşturucu kullanımı feci şekilde arttı. 126 sayfalık “2024 Türkiye Uyuşturucu Raporu”, madde kullanımıyla ilgili kanımızı donduran veriler sunuyor. Son dönemde uyuşturucu kullanımının 10–12 yaşlarına kadar indiğini görmekteyiz. Zehir tacirleri ve işbirlikçileri, evlatlarımızı zehirleyerek servetlerine servet kattı. Sentetik maddelerden uyuşturucu elde edilmesi, bu işi hem daha ucuz hem de daha kolay hale getirdi.
Ülkemizde binlerce tutuklama yapıldığını biliyoruz; fakat son beş yılda kullanım oranının feci şekilde arttığına şahit oluyoruz. Cezaevlerinde bulunan insanların büyük çoğunluğu uyuşturucu ile ilgili suçlardan yatıyor. Sokakta işlenen suçlarda da çoğunlukla bağımlılar başrolde. Okul önlerinde, hatta okul içinde, sokakta uyuşturucu bulmak çocuk işi hâline gelmiş durumda. Aileler, bazen farkında olmadan, çocuklarının uyuşturucudan yıkılmasına şahit oluyor; boşanmalar ve aile yıkımları artıyor.
Önceden zengin işi olarak görülen maddeler, bugün toplumun en alt tabakasına kadar yayılmış, neredeyse mahalle kültürü hâline gelmiş durumda. Bu maddelerin hızlı yayılması sadece gençlerin yanlış tercihleri veya yaşam şekilleriyle açıklanamaz; yönetim sisteminin ve yöneticilerin bu durumdaki payı azımsanamaz. Gençlik enerjimiz yok oluyor, mücadele ruhumuz fesada uğruyor. Bu konuda en çok mağdur olan ise halkın mazlum çocuklarıdır. Cumhuriyet fikri ile zehirlenip, kendi kendini yönetme düşüncesiyle seçtikleri vekillerin uyuşturucu tacirleriyle poz vermesi; yargı ve emniyet kadrolarının uyuşturucu tacirleri ya da kuryeleri hâline gelmesi ne kadar vahim bir tablodur. Halk nazarında, kendini kendi eliyle ateşe atmak bundan daha açık bir örnek olamaz.
Toplum bu riyakarlığı görmeli, bu riyakar yöneticilerden hesap sormalıdır. Okul önlerinde, çarşıda, pazarda, sokakta, televizyon ve internet başında, her an ve her yerde tehlike altında olan halkın evlatları her dakika uyuşturucuya biraz daha yaklaşıyor. Bir ressama, pazarı giderek büyüyen bir madde için üretim, dağıtım ve koruma ağını resmetmesi istenseydi, resmine mutlaka şu üç kelimeyi eklemeden çizemezdi: Mafya – Devlet – İktidar. Bunlar olmadan tablo son derece renksiz, bulanık ve anlamsız olurdu. Dünyanın her yerinde uyuşturucu trafiği büyük para, büyük bağlantı ve büyük koruma gerektirir. Bütün bunları özetleyen cümle şudur:
“Bir madde ne kadar ucuz ve yaygınsa, o kadar politiktir.”
Gençliğimizin kalbine sahici bir hedef, gerçek bir yön, temiz bir hayatı ancak İslâm Şeriatı verir. Neslimizi koruyacak olan laik devlet politikaları değil, İslâm’ın apaçık hükümleridir. Allah Rasûlü (SAS), İslâm ile insanları temizledi; Medine’de kurulan İslâm Devleti ile toplumu kalkındırdı, temizlik ve düzen timsali hâline getirdi. İslâm Devleti fethettiği her yere izzet ve şeref götürdü, sağlık ve esenlik ulaştırdı. İçki, uyuşturucu, kumar ve zina kesinlikle yasaklandı. Ancak İslâm’ın çözümü sadece yasaklama değildi; Toplumu vahyin rehberliğinde terbiye etti.Gençliğe amaç, yön ve dava verdi. Böylece gençlik boşlukta kalmadı, hayatın anlamını buldu.
İfsat olan nesiller, karanlıklarda debelenen gençler, İslâm’ın nuru ile aydınlandı. Bugün de İslâm, aynı köklü değişimi yapmaya muktedirdir; yeter ki devletiyle buluşsun. Müslümanlar, fasit yönetimlerden derhal kurtulmalı ve İslâm’ın nuruna koşmalıdır. Allah’tan, kapitalist yöneticileri değil, Raşid halifeleri istemeli ve Raşid-i Hilafet’in ikamesi için çalışanlarla beraber hareket etmelidir.
“Çalışacak olanlar, işte böyle bir başarıya ulaşmak için çalışsınlar!” (Saffat 61)