Toplumu Çürüten Sessiz Tehdit: Uyuşturucu ile Mücadelede İslam’ın Rehberliği
Sabri Can Çipe
4 Aralık 2025

Toplumu Çürüten Sessiz Tehdit: Uyuşturucu ile Mücadelede İslam’ın Rehberliği
İnsanlık tarihi, aklı baştan alan ve insanı iradesiz bırakan pek çok madde kullanımıyla doludur. Ancak günümüzde bu maddelerin çeşitliliği ve ulaşılabilirliği geçmişle kıyaslanamayacak kadar artmıştır. Uyuşturucu, artık sadece bireylerin hayatlarını mahvetmekle kalmıyor; aynı zamanda toplumun temel yapı taşlarını da çürütmektedir. Bu tehdit, büyük şehirlerle sınırlı kalmayıp sokaklara, mahallelere ve hatta evlerimize kadar girmiş durumdadır. Uyuşturucu kullanımı, yalnızca bireysel bir sorun olmanın ötesine geçmiş; toplumu derinden etkileyen, çözülmesi gereken acil bir mesele hâline gelmiştir.
Uyuşturucunun insan üzerindeki etkisi, adeta onu "yaşayan bir ölüye" dönüştürmektedir. Kullanıcı, kişiliğinden ve bilincinden kopar, hayatı anlamını yitirir. Bu tehlike, özellikle uyuşturucunun erişilebilirliğinin arttığı ve çeşitliliğinin arttığı günümüzde çok daha büyük bir boyut kazanmıştır. Uyuşturucu kullanım yaşı, 10-12 seviyelerine kadar düşmüş, bazı okullarda ise bu durum adeta sıradan bir alışkanlık gibi görülmeye başlanmıştır. Bu gidişata dur diyebilmek için hem toplumsal hem de bireysel düzeyde güçlü ve kararlı adımlar atılması gerekmektedir.
İslam, aklı en büyük nimet olarak insana sunmuş ve bu nimeti örten her türlü maddenin kullanımını kesin bir şekilde yasaklamıştır. İslam, sadece haramı belirtmekle kalmamış, toplumu korumak adına çeşitli yöntemler, tedbirler ve uygulanabilir çözümler de sunmuştur. İslam’ın insanı ihya eden esaslarına yönelmek, neslimizi bu zehirden korumanın en güçlü yoludur. Manevi bağları kuvvetlenmiş, sağlam bir kimlik ve amaç bilinciyle yetişmiş bir gençlik, zararlı alışkanlıklara yönelmekte çok daha dirençli olacaktır.
Son yıllarda Türkiye’deki veriler, uyuşturucu tehlikesinin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Emniyet’in 2024 raporuna göre, uyuşturucuya bağlı ölümler bir önceki yıla göre 42% oranında artmış ve bu kayıpların büyük bir kısmını 30 yaş altı gençler oluşturmuştur. Uyuşturucu kullanımının başlama yaşı 10-13 seviyelerine kadar düşerken, gençler arasında esrar ve sentetik haplar gibi kolayca ulaşılabilen maddeler, denemek için tercih edilen ilk maddeler olmuştur.
Uyuşturucu, yalnızca bireylerin sağlığını değil, aynı zamanda ailelerini, sosyal çevrelerini ve toplumun genel yapısını da derinden etkilemektedir. Fiziksel ve psikolojik çöküş, irade kaybı, eğitim ve iş hayatındaki aksaklıklar, suç oranlarındaki artış ve zayıflayan aile bağları, uyuşturucu kullanımının doğurduğu sonuçlardan sadece birkaçıdır. Bir kişinin bağımlılığa sürüklenmesi, aslında toplumun bir parçasının çürümesi anlamına gelir.
Uyuşturucu, sessiz bir düşmandır; ancak çözüm bizden uzakta değildir. Rabbimizin bize lütfettiği ilahi rehberlik, bu tehlikeye karşı güçlü bir kalkan sunmaktadır. İslam’ın sunduğu çözüm, yalnızca yasak koymakla sınırlı değildir; aynı zamanda bireyi koruyan ve toplumu güçlendiren bir hayat nizamı sunar.
Öncelikle sağlam bir iman, güçlü bir kimlik, doğru arkadaşlıklar, aile içi iletişim ve toplumsal dayanışma, uyuşturucuya karşı en etkili koruyucu unsurlardır. Manevi bağları kuvvetli bir gençliğin zararlı alışkanlıklara yönelmesi, çok daha zor hâle gelir.
Sonuç olarak, geleceğimizi korumak, bugünden atacağımız kararlı adımlara bağlıdır. Neslimizi bu zehirden korumak için hem bireysel hem toplumsal düzeyde güçlü adımlar atmalı ve Rabbimizin gönderdiği ilahi rehberliği hayatımızın merkezine almalıyız. Gençliğin ihyası, toplumun ihyasını sağlar. Bu da ancak İslam ve onun sunduğu hayat nizamı olan Raşid-i Hilafet devleti ile mümkündür. İşte çalışanlar bunun için çalışması gerekmektedir.